
Ethem Feyzi Gözaydın. Millet. 1918.
Rusya İhtilali’nden bu yana geçen süreçte, hayatımızın öncelikli meselesi yalnızca siyaset olmuştur. Halkımızın aydınları ve diğer kesimleri, adeta bir kalıba dökülmüşçesine bu alana yönelmiştir. Kime gitseniz, kimin hâlini hatırını sorsanız, siyasi dertlerinden bahsetmiş ve yalnızca bu konuda tatmin bulmuştur.
Bu durum bizleri son derece endişelendirmiştir. Milletimizde kronik bir hastalık yerleşip kalacak diye korktuk. Zira bu hastalığa yakalanan bireylerin ve milletlerin akıbetinin vahim sonuçlarla biteceğine dair şüphemiz yoktu. Tarih ve özellikle yakın dönem olayları, bu gerçeği bize pek çok örnekle cömertçe göstermiştir.
Yanlış anlaşılmasın; biz siyaseti reddedenlerden değiliz. Bu kavramın, amaca ulaşmak için izlenen makul yol anlamına geldiğini biliyoruz. Bu nedenle, bu makul yolda azim ve kararlılıkla ilerleyenlere muhabbet besleriz. Ancak, bilgili bilgisiz herkesin işini gücünü bırakıp bu yola koşmasını da uygun görmeyiz.
Ne yazık ki, yaklaşık iki yıllık süreçte ne okullarımızda lâyıkıyla eğitim verilebilmiş, ne ticaretimizde gereken faaliyet gösterilebilmiş, ne de tarımımızda istenen gelişme sağlanabilmiştir. Zaten zayıf olan millî varlığımız, hürriyetten sonra doğal olarak artması gerekirken, aksine birkaç kat daha azalmıştır.
Üzülerek ifade etmek gerekir ki, bu acıklı duruma ve millî kayıplara hepimiz kayıtsız kaldık.
İzlememiz gereken makul yol bu muydu? Bütün inancımız ve kanaatimizle söylüyoruz ki, bu değildi. Kanaatimize göre, siyaset, siyaset erbâbına bırakılmalı; her sınıf, halkın vazifesi ve işi başında çalışarak ilerlemeliydi. Bu ahenk içinde ilerlerken, millî menfaatler, millî mukadderatı idare eden yöneticilere ve siyasetçilere birer birer sunulmalı ve bu doğrultuda siyaset yürütülmesi talep edilmeliydi. Ne var ki, maalesef söylediklerimiz tam tersine cereyan etti ve bu şekilde geçti.
Burada uzun uzadıya eleştiriye girişmeyeceğiz. Ancak yeri geldikçe, tarafsız bir şekilde eleştiri yapmayı elzem sayacağız. Bu bağlamda, ilmî eleştirilere gazetemiz her zaman açık olacaktır. Yalnız, işin inceliğine kişisel ithamlar karışmamalıdır.
Çevirdi: Dr. Tahir Nureddinoğlu Kerim