Millet. 1917.
Sayın Editör!
160 numaralı «Yuzhnye Vedomosti» gazetesinde, «Müslümanlar Askerî Teşkilâtında» başlığıyla yayımlanan haberde, Akmescit Garnizonu’ndan ayrılarak oluşturulan Tatar Askerî Birliğine hitaben söylediğim sözler yanlış aktarılmıştır. Şöyle ki, bu haberi okuyan her kişi, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi Başkanı’nın vatan savunmasına karşı olduğu izlenimine kapılacaktır. Gerçeğin ortaya çıkarılması için, yönetiminizde yayımlanan gazetenizde bu açıklamamın yayımlanmasını rica ediyorum.
18 Haziran’da Akmescit Müslüman Askerî Komitesi’nin kararıyla, Akmescit Garnizonu’ndaki Tatar askerleri ve subaylar ayrılarak, yakında gelmesi beklenen Kırım Süvari Alayı’na katılma kararı almıştır. Ancak, 4 Temmuz’da Askerî Komite, daha önceki kararının aksine, garnizondan ayrılan Tatar Askerî Birimini Akmescit’te konuşlu 32. Yedek Piyade Alayı’na dahil etme kararı vermiştir.
18 Haziran’da Akmescit Müslüman Askerî Komitesi’nin kararıyla, Akmescit Garnizonu’ndaki Tatar askerleri ve subaylar ayrılarak, yakında gelmesi beklenen Kırım Süvari Alayı’na katılma kararı almıştır. Ancak, 4 Temmuz’da Askerî Komite, daha önceki kararının aksine, garnizondan ayrılan Tatar Askerî Birimini Akmescit’te konuşlu 32. Yedek Piyade Alayı’na dahil etme kararı vermiştir. Tatar Askerî Birimi, Askerî Komite’nin bu kararına uymak istemediğinden, kendi aralarında bir askerî teşkilât kurarak, tüm istek ve taleplerinin savunmasını bu birliğe bırakmıştır.
Bu anlaşmazlığı çözmek amacıyla Askerî Komite, tüm heyetiyle birlikte diğer komitelerden, yani Müslüman kadınlar, Ukraynalılar ve Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi’nden temsilciler davet ederek, 4 Temmuz’da acil bir toplantı düzenlemiştir; bu toplantıya ben de davet edildim. Toplantıda, askerler ile Askerî Komite arasında ciddi bir anlaşmazlık olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Bu üzücü durumu fark ettiğimde, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi Başkanı sıfatıyla ve toplantının isteği üzerine oturumu yönetmeye karar verdim. Düzeni sağladıktan sonra, hazır bulunanlara hitaben yaptığım konuşmada, yeniden seçilen heyetin ertesi güne kadar aşağıdaki konuları çözmesini rica ettim:

Tatar Taburu’nun, koruma ihtiyacı duyulan yerlerde, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi’nin talebiyle taburun bir kısmını köyler ve kasabaların korunmasına ayırmaya hazır olup olmadığı.
5 Temmuz’da Şeriat Mahkemesi binasında, benim başkanlığımda, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi ile Müslüman Askerî Teşkilâtı ortak bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıda, Askerî Teşkilât, daha önceki kararını, yani Kırım Süvari Alayı’na katılma kararını teyit etmiş ve gerektiğinde, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi’nin talebiyle, koruma ihtiyacı duyulan köyler ve kasabalara taburun bir kısmını güvenlik amacıyla göndermeye razı olduğunu bildirmiştir.
17 Mayıs’ta Askerî Bakan Kerenski’ye sunduğum raporda, Tatarların, Tatar askerlerinin ve Tatar Taburu’nun genel olarak, koruma görevlerinin kendilerine verilmesi şartıyla Kırım’a gelmesi onaylanan Kırım Süvari Alayı’na katılma arzularını belirtmiştim. Bu bağlamda, Tatar Taburu’nun, Kırım Süvari Alayı’nın bir parçası olarak aynı görevi üstlenmesinin mantıklı olduğunu düşündüğümü toplantıda ifade ettim. Zira, herkesin bildiği üzere, son dönemde tamamen korumasız kalan köylerde yaşam dayanılmaz hale gelmiştir. Hiçbir gün geçmez ki, köylerden cinayet, soygun, baskın veya benzeri olayların yaşanmadığı bir haber gelmesin. İşte bu nedenle, Kırım Süvari Alayı gelene kadar bu önemli ve son derece kritik görevin, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi’nin talebiyle Tatar Taburu’na verilmesinin gerekli olduğunu toplantıda vurguladım.
Aynı toplantıda, sadece Askerî Komite tarafından seçilen tabur komutanının değiştirilmesi üzerine, Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi, 17 Mayıs’ta Askerî Bakan Kerenski’ye sunduğum raporun 3. maddesine dayanarak, toplantı tarafından önerilen yeni tabur komutanının seçimine katılmıştır; ancak komutanın kesin seçimi tabura bırakılmıştır.
Yukarıda söylediklerimi özetleyerek şunu belirtmeliyim: Müslüman askerlerin cepheye gönderilmesi ya da geride bırakılması meselesi askerî bir konudur ve yetki alanımın dışında olduğundan, bunu görevlerim arasında saymıyorum.
Eğer Tatar Askerî Birimi’ndeki faaliyetlerime katılımım, bu faaliyetlerdeki rolüm ve Geçici Hükümet ile ilişkilerim konusu gündeme gelirse, bu konuların ilk kısımları zaten yeterince açıklığa kavuşmuştur. Bence, Geçici Hükümet’e, özellikle tamamı sosyalist bakanlardan oluşan mevcut hükümete olan sadakatim, tüm Kırım Tatar halkı tarafından iyi bilinmektedir.
Kırım Tatar hayatında asker, toprak ve kadın meseleleri etrafında yükselen gürültüler, sosyalist ruhu benimseyen Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi’nden hoşnutsuz olan Kadetler’den kaynaklanmaktadır. Komitemiz tarafından Tatar kadınlarının eşitlik meselesi gündeme getirildiğinde, cahil kesimler arasında, Müslüman İcra Komitesi’nin tüm üyeleri dinsizlik ile suçlanmaktadır.
Sonuç olarak açıkça ifade ediyorum: Kırım Tatar hayatında asker, toprak ve kadın meseleleri etrafında yükselen gürültüler, sosyalist ruhu benimseyen Kırım Müslümanları Geçici İcra Komitesi’nden hoşnutsuz olan Kadetler’den kaynaklanmaktadır. Komitemiz tarafından Tatar kadınlarının eşitlik meselesi gündeme getirildiğinde, cahil kesimler arasında, Müslüman İcra Komitesi’nin tüm üyeleri dinsizlik ile suçlanmaktadır. Toprak meselesi ele alındığında, aynı Kadetler, toplantıları sabote etmeye çalışmaktadır. Komite, Rusya’daki tüm özgürlük yanlısı vatandaşlar gibi, Kırım’da kamu düzeni ve genel güvenliğin korunmasına özen gösterdiğinde, Kadetler gürültü çıkarmakta ve kimsenin fikrini dinlemek istemeyerek, gerek basında (Rus gazetelerinde) gerekse halk arasında, komitenin idari ve askerî işlere karışmaya hakkı olmadığını, bu girişimlerin kötü sonuçlar doğuracağını iddia etmektedir.
Kadetler’den tek isteğim, beni ve Müslüman İcra Komitesi’ni rahat bırakmalarıdır. Tekrar ediyorum: Kadetler, lütfen bizi rahat bırakın!
Tatar Taburu’nun, Kırım’a gelmesi onaylanan Kırım Süvari Alayı’na katılmaya razı olup olmadığı.